Akışı Olmayan Sular
Pınar Kür, öykülerini bir yapı
ustasının dikkatiyle kuran yazarlarımızdan. Edebiyatın her şeyden önce
bir yapı sorunu olduğunu bilen, dağınık anlık izlenimlerin kolay
şiirselliğine kendini kaptırmayan bir kurgu ustası. Pınar Kür’ün
öykülerindeki şiirsellik, özellikle öyküler okunup bitirildikten sonra
tadına varılan bir kusursuzluktan kaynaklanıyor. Bu öyküleri
okuduğunuzda, yalnızca belli öykü kişilerinin aşklarına, acılarına,
yaşamlarına değil, iyi edebiyat alanına giren bir yazarlık çabasına da
tanık olacaksınız. Onun öykülerinin en belirgin özelliklerinden biri de
zamana karşı dayanıklı oluşlarıdır.
Eski günlerden ne zaman söz
açsa, yalıdaki yaşamı bir masal anlatırcasına anlatmaya koyulsa bana,
her şeyden, herkesten çok “Pertev Ağbi” ile ilgili anılar aktarması,
kendisiyle ilgili hiçbir “aşk”ı araya katmaması, evlenmemişliği
–“Hanımefendiden ayrılamazdım”– kafamda geliştirdiğim umutsuz sevgi
imgesini pekiştiren öğelerdi. Ama inancımı doğrulayan, her şeyden çok
Enise Abla’nın hep yumuşak bakan ela gözlerinin Pertev Bey’e bakarken
daha bir ışıltılı yumuşamalarıydı.